Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçu TCK m. 157’de “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye … cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Dolandırıcılık suçuyla asıl olarak korunmak istenen hukuki yarar, kişilerin malvarlığı değerleridir. Ancak bu suçlu kişilerin irade özgürlüklerinin ve hukuksal işlemler sırasındaki iyiniyetlerinin de korunduğunu kabul etmek gerekir. Bu yönüyle dolandırıcılık, birden fazla hukuki konunun korunduğu suçlardandır. Bu suçu malvarlığına karşı işlenen diğer suçlardan ayıran temel nokta, failin hileli davranışlarla aldattığı mağdurun malvarlığında tasarruf etmesini sağlamasıdır. Yargıtay da “Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden fazla hukuki konusu bulunan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilenip irade özgürlüğünün de ihlâl edildiği vurgulanmıştır.” şeklindeki kararında dolandırıcılık suçuyla kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güveninin de korunduğuna işaret etmiştir.
Dolandırıcılık suçu, fail açısından özellik göstermez.16 Herhangi bir gerçek kişi bu suçun faili olabilir. Hileli davranışları gerçekleştiren ile yararına menfaat elde edilenin aynı kişi olması gerekmez.17 Bu ikisinin farklı olması halinde, hileli davranışları gerçekleştiren kişi suçun failidir.18 Hileli davranışları gerçekleştiren ile yararına menfaat elde edilen kişi arasında iştirak iradesi de bulunabilir. Yararına menfaat temin edilen kişi ile hileli davranışları gerçekleştiren kişi suçu birlikte işlediklerinde müşterek fail olarak sorumlu olacaklardır. Yararına menfaat temin edilen kişi, suçu işlemesi konusunda hileli davranışları işleyeni ikna etmişse, azmettiren olarak sorumlu olacaktır.
Birçok olayda aldatılan kişi ile malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunması sağlanan kişi aynıdır. Bu durumda dolandırıcılık suçunun pasif süjesi, suçun maddi konusunu oluşturan malvarlığı değerlerinin sahibi olan kişidir. Kanundaki ifadeden de anlaşılacağı gibi, dolandırıcılık suçunda, aldatılan kişi ile malvarlığı zarara uğrayan kişinin aynı olması gerekmez. Aldatılan kişi veya kişiler ile zarara uğrayan kişi ve ya kişiler farklı olabilir. Dolandırıcılığın bu şekli, “üç köşeli dolandırıcılık” olarak da nitelenmektedir.
Dolandırıcılığın söz konusu olması için aldatıcı davranışların bir gerçek kişiye yönelik olması gerekir. Bilişim sistemlerinin işleyişinin yanıltıcı yöntemler kullanılarak kişilerin zarar görmesine neden olunması halindeyse koşulları varsa “bilişim sistemine girme” (TCK m. 243) ya da “sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” (TCK m. 244); otomatlardan satışa sunulan hizmetin bedelsiz olarak elde edilmesi halindeyse “karşılıksız yararlanma” (TCK m. 163/1) suçu söz konusu olacaktır.
Aydın, Devrim. “DOLANDIRICILIK SUÇU”. Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi 11, no. 2 (December 2021): 649-705. https://doi.org/10.32957/hacettepehdf.979085.

İnternet Ortamında ve Sosyal Ağlarda İşlenen Cinsel Suçlar

Cinsel suçlardan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar anlaşılır. TCK’nın ikinci kitabının“Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmının “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar”a ilişkin altıncı bölümünde cinsel saldırı (m. 102), çocukların cinsel istismarı (m. 103), reşit olmayanla cinsel ilişki (m. 104) ve cinsel taciz (m. 105) suçları düzenlenmiştir. Bu suçlardan özellikle cinsel taciz, internet aracılığıyla sıklıkla işlenmeye başlamıştır. Bununla birlikte siber cinsel suçluluk kapsamında fail ile mağdur arasında fiziksel teması konu almasına rağmen, çocukların cinsel istismarı suçu ile müstehcenlik suçunda yer verilen çocuk pornografisi internet ortamında ve sosyal ağlarda işlenir hale gelmiştir.
A. Cinsel Taciz: Cinsel taciz suçu, 5237 sayılı TCK’nın ikinci kitabının “Kişilere Karşı Suçlar” isimli ikinci kısmının, “Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar” başlıklı altıncı bölümünde 105’inci maddede düzenlenmiştir. Madde gerekçesinde cinsel tacizin “mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlali niteliği taşımayan cinsel davranışlar” olduğuna işaret edilmiştir. Cinsel tacizin internet ortamında ve sosyal ağlarda en sık işlenen suçlardan olduğunu belirtmemiz gerekir. Suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli diğer halleri 105’inci maddenin 2’nci fıkrasında düzenlenmiştir. Konumuzla ilgili olarak, cinsel tacizin posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi nitelikli hal sayılmıştır (m. 105/2-d). Örneğin, failin mağdura internet yoluyla cinsel içerikli mesaj göndermesi halinde verilecek ceza artırılır.
B. Çocukların Cinsel İstismarı : Cinsel istismar amacıyla internette çocuklarla iletişim kurmak, son yıllarda gözlemlenen ve özellikle sosyal ağların anonimliğinden faydalanılarak tercih edilen bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır18. İnternet kullanımının artmasıyla çocuklara yönelik çevrimiçi tehditler çeşitlilik göstermeye başlamış ve çevrimiçi istismar sayılarında önemli artışlar yaşanmıştır. Bu sebeple internet ortamını ve sosyal ağları her boyutuyla disipline etme zaruretini ortaya çıkmış ve çocukların cinsel açıdan kötüye kullanılması (grooming20), çocuk pornografi ve hatta çocuk istismarına varan fiiller TCK’nın 103’üncü maddesinde yer alan çocukların cinsel istismarı suçunu yeniden tartışmaya açmıştır. Çocukların cinsel istismarı suçu 5237 sayılı TCK’nın 103’üncü maddesinde yaptırım altına alınmıştır. Buna göre “(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (...) Cinsel istismar deyiminden; a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış, b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılır.”. İnternet ortamında ve sosyal ağlarda kendilerine karşı işlenen fiillerin cinsel içeriklerine anlam yükleyemeyen ve bu konuda entelektüel birikime sahip olmayan çocukların korunması bakımından kanun koyucunun cinsel istismara yüklediği anlamı değerli görmek ve fail ile mağdur arasında fiziksel temas bulunmasa dahi çocuk pornografisinde cinsel istismar suçunu gündeme getirmek gerekmektedir. Burada önemli olan hususlardan biri de failin eylemin ne olduğunu kavrayamayan ve algılayamayan çocukları suçta araç olarak kullanması halidir. Hile, cebir ve/veya tehditle iradesi zayıflatılmış olan çocuğu suçun işlenmesinde araç olarak kullanan kimse, dolaylı fail sıfatıyla sorumlu tutulur (bkz.TCK m. 37/2).
Cinsel suçlar ile ilgili detaylı hukuki bilgi almak için iletişime geçiniz. Kaynakça: Balcı, Murat, and Kerim Çakır. “İnternet Ortamında Ve Sosyal Ağlarda İşlenen Cinsel Suçlar”. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 8, no. 2 (July 2022): 201-14. https://doi.org/10.54699/andhd.1126751.

Uyuşturucu Suçları

Uyuşturucu, kişisel zevk veya tıbbi amaçlı kullanılan psikoaktif maddelere verilen ortak isim olarak tanımlanmaktadır. Uyarıcı veya stimülan ise, genellikle merkezi sinir sistemine etki ederek farkındalığı, dikkati ve uyanıklığı artıran ilaçlar ya da maddelerdir. Uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ise bağımlılık yapan kimyasal maddeler arasında sayılmaktadır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin suçlar kanun sistematiğinde, Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 765 sayılı mülga edilen Türk Ceza Kanunu’na göre uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin ticareti için daha ağır cezalar öngörmektedir.
Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ticaretine yönelik yaptırımlardaki devletin amacı, kişinin ve dolayısıyla toplumun korunmasını sağlamaktır.5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre suçların gruplandırılması, korunan hukuki yarar kapsamına göre olmuştur.383 Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin suçlarda korunan hukuki yarar birden fazladır. Buna göre korunan hukuki yararlar; kamunun sağlığı, yaşama hakkı ve vücut bütünlüğü şeklinde sayılabilmektedir.
1 . Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal, İthal veya İhraç Etme Suçu (TCKm.188/1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imali, ithali ve ihracı, suçun maddi unsurlarından olan hareket unsurunu oluşturan fiillerdendir. İmal, ithal ve ihraç fiilleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda ayrıca tanımlanmamıştır. Kanuna aykırı olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddenin imal, ithal ve ihracı suç olarak kabul edilmektedir. Aksi takdirde kanuna uygun olarak bu fiillerin yerine getirilmesi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında sayılmayacaktır.
2 . Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satma, Satışa Arz Etme, Başkalarına Verme, Sevk Etme, Nakletme, Depolama, Satın Alma, Kabul Etme ve Bulundurma (TCK m.188/3) 5 237 sayılı Tük Ceza Kanunu’nun 188/3 maddesinde düzenlenen fiillerin bir veya birkaçının işlenmesiyle de uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretinin gerçekleştiği kanunda kabul edilmektedir. Bu fiiller; kanuna aykırı şekilde uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri satma, satışa arz etme, başkalarına verme, sevk etme, nakletme, depolama, satın alma, kabul etme ve bulundurma şeklindedir. Bu durumda, bu fiillerden birden fazlası aynı zaman dilimi içinde gerçekleştirilse bile tek bir suçun oluşacaktır.
3.Uyuşturucu veya Uyarıcı Etki Doğurmamakla Birlikte, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Üretiminde Kullanılan ve İthal veya İmali İzne Bağlı Olan Maddeleri İmal ve İhraç, Satma, Satın Alma, Sevk Etme, Nakletme ve Depolama (TCK m.188/7) 5 237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, suçun konusunu oluşturan maddeler, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddeler olarak kabul edilmiştir. Bu maddeler, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamaktadır. İlgili maddelerin imal veya ithali resmi makamların iznine tabi tutulmuştur. U yuşturucu veya uyarıcı maddenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/7. Maddesi kapsamında kabul edilmesi için belli şartların bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Bunlar; maddenin uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmaması, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılması ve ithal veya imalinin resmi makamlarının iznine tabi olmasıdır. Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan madde, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğuruyorsa bu durumda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/6. maddesinin uygulanması yoluna gidilmesi gerekecektir. Y apılan ticarette bu maddenin, uyuşturucu veya uyarıcı madde olması durumunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen 188/3. maddesi uygulama alanı bulacaktır. Eğer imal durumunda yine uyuşturucu veya uyarıcı maddeden yeni bir uyuşturucu veya uyarıcı madde imal etme durumu olursa da 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen 188/1 maddesi uygulama alanı bulacaktır. Y argıtayın kararlarında belirttiği üzere, imal veya ithali yapılan maddenin resmi makamların iznine tabi olup olmadıklarının tespiti için Sağlık Bakanlığı ile Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığından sorularak maddenin izne tabi olup olmadığının araştırıldıktan sonra sonuca göre işlem yapılması gerekmektedir. Yargıtayın bu duruma ilişkin kararları mevcut olmakla birlikte, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 2011/10807 Esas, 2012/343 Karar sayılı ilamı, değinilen hususa örnek olarak gösterilebilir.
Uyuşturucu suçları ile ilgili detaylı hukuki bilgi almak için iletişime geçiniz.Kaynakça: Uğur, B. (2020). Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları (TCK 188). (Yüksek Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya.
Bizimle İletişime Geçin:

    İletişim: